13 Kasım 2010 Cumartesi

GEÇER

Izdırabın sonu yok sanma, bu alem de geçer,
Ömr-i fani gibidir; gün de geçer, dem de geçer,
Ram karar eyliyemez hande-i hurrem de geçer,
Devr-i sadi de geçer, gussa-i matem de geçer,
Gece gündüz yok olur an-ı dem adem de geçer.

Bu tecelli-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlıyan göz yaşı mı, yoksa ki hicran seli mi?
İnleyen saz-ı kazanın acaba bam teli mi ?
Çevrilir dest-i kaderle bu su'unun filimi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer.

İbret aldın okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyad-ı mafihadan,
Niyyet-i hilkatı bu aşk-ı cihan aradan,
Önü yokdan, sonu yokdan bu kuru da'vadadan,
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.

Ne şeriat, ne tariykat, ne hakiykat, ne töre,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre,
Cahilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Ma'rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsane-i Adem de geçer.

Serseri Neyzen'in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avalim, bu bedyi' gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne .
Pir olur sakiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hak olur pir-i mungan, sohbet-i hemdem de geçer


Sözlük :
Ram : Boyun egen,itaat eden
Hande-i hurrem : Sen gülüsler
Devr-i sadi : Memnunluk, sevinçlilik devri
Gussa-i matem : Matemin kederi
An-ı dem adem : İnsanın soluk alma anı
Tecelli-i hayat : Hayatın talihi ( veya cilvesi)
Saz-ı kaza : Mealen : kaderin sazı
Dest-i kader : Kaderin eliyle (yardımıyla)
Su'un : Olaylar (olup biten)
Gulgule-i Cem : "Cem" özel isim olarak yazıldıgından Hz. Sülayman'ın lakabı olarak alınır (Aynı
zamanda Büyük İskender'in de lakabıdır) ve çeviri "Hz. Süleyman'ın sesi" olarak yapılabilir.
Niyyet-i hilkat : Yaradılısın amacı
Ask-ı cihan : Dünya aşkı
Ara : Mıntıka bölge
Gayret-i gufran : Affetme, merhamet etme niyeti
Töre : Hak hukuk adalet
Efsane-i Adem : Hz. Adem efsanesi
Avalim : Dünyalar
Bedyi' :Güzellikler
Cehlinin : Cehaletinin
Pir olmak : Yaşlanmak,ihtiyar olmak
Sakiy-i gül çehre : Gül sunan çehre(yüz).
Hak : Toprak
Pir-i mugan : Meyhaneci
Sohbet-i hemdem : Canciger arkadas sohbeti(Muhabbeti)

"Üzülme!"

Bir yandan korku
bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun,
Tek kanatla uçulmaz zaten.
Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil,
kilimin tozunu almaktır.
Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.
Niye kederlenirsin?

(Hz. Mevlana)

12 Kasım 2010 Cuma



Allah,
rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır.
Fazla verilenler,
neden rızıklarını ellerinin altındakilere
aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor?
Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?

(Nahl Suresi 71. ayet)


Üzülme!
Bir şey olmuyorsa
ya daha iyisi olacağı için
ya da gerçekten de olmaması gerektiği
için olmuyordur

2 Kasım 2010 Salı

AHDE VEFA

Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki : 
- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.
Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek :
- Söyledikleri doğru mu diye sorar. Suçlanan genç der ki :
- Evet doğru. Bu söz üzerine Hz Ömer anlat bakalım nasıl oldu diye sorar. Genç anlatmaya başlar:
- Ben bulunduğum kasabada hali vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık, kader bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş att ı, atım
oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, babası öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı, durum bundan ibaret, dedi. Hz Ömer:
- Söyleyecek bir şey yok, bu suçun cezası idam. Madem suçunu da kabul ettin, dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:
- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:
- Ben memleketinde zengin bir insanım, babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz, bana üç gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu üç gün içinde yerime birini bulurum, der. Hz. Ömer der ki:
- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki? Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:
- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr'a dönerek:
- Ey Amr, delikanlıyı duydun, der. O yüce sahabe:
- Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır. Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği,
dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı
verir de r ki:
- Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim. Hz Amr Ibni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:
- Biz de sözümün arkasındayız. Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek derki:
- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin? Genç vakurla başını kaldırır ve (günümüz insani için pek de önemli olmayan):
- 'AHDE VEFASIZLIK ETTI' demeyesiniz diye geldim der. Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr Ibni As'a der ki:
- Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun, nasıl oldu onun yerine kefil oldun?. Amr Ibni As Allah ondan razı olsun, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:
- Bu kadar insanın içerisinden beni seçti.'İNSANLIK ÖLDÜ' dedirtmemek için kabul ettim, der. Sıra gençlere gelir, derler ki:
- Biz bu davadan vazgeçiyoruz. Bu sözün üzerine Hz Ömer:
- Biraz evvel babamızın kani yerde kalmasın diyordunuz ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der. Gençlerin cevabı da dehşetlidir:
- "MERHAMETLİ İNSAN KALMADI"
Demeyesiniz diye...

MUTLULUĞUN SIRRI
  • Kibirli olma, alçakgönüllü davran.
  • Kendini fazla abartma. 
  • Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma. 
  • Çaresizlik tuzağına düşme.
  • Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
  • İyiliği karşılık beklemeden yap. 
  • Tek başına mutlu olunamayacağını bil.
  • Çevrenin mutluluğu için gayret göster.
  • Yaptığın iyilikleri unut.
  • Anlatarak onları kıymetsizleştirme.
  • Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine, öfkenin dinmesini bekle.
  • Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.
  • Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.
  • Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.
  • Çıkarcı olma. Adil davran.
  • Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.
  • En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.
  • Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.
  • En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var. 
  • Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.
  • Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.
  • Bencil olma, tebrik etmeyi bil.
  • Yalandan uzak dur.
  • Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.
  • İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.
  • İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir ihtiyaçtır, asla unutma.
  • Önyargılarla hayatı kendine zehir etme.
  • Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.
  • Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.
  • Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.
  • Merhametli olmaktan asla vazgeçme.
  • Anne ve babana "off" bile deme.
  • Kendini sürekli övmekten uzak dur.
  • Vazgeçilmez olmadığını kabul et.
  • Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.
  • Heveslerini kendine ilah edinme.
  • İnanma duygunu diri tut.
  • Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme.