25 Mayıs 2009 Pazartesi

BİR DOST...

Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dos­tu olmalı insanın...
"Nereden çıktın bu saatte" dememeli.. Bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında, gözünün dilini bil­meli.. Dinlemeli sormadan... Söylemeden anlama­lı...
Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütema­di­yen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında.
Sen, her daim onun orada durduğunu hissetme­li­sin. Ihtiyaç duyduğunda gidip, müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Ku­cak­­lamalı seni, güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yap­rak­ları kanayan ruhuna merhem olmalı...
En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yara­la­rını açık gösterebilmelisin. Gölgesinde serinle­me­lisin sorgusuz sualsiz...
Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlamayacağını bilme­li.. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli... Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli... Ve sen öyle güvenmelisin ki ona; övdüğünde de, sövdüğünde de, bu­nun iyilikten olduğunu bilmelisin...
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının ye­gane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında, yakla­şan fırtınayı sezebilmelisin.. Ve ağladığında onun göz­lerinden gelmeli yaş...
Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle iha­net arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış, iki trapezci gibi güvenle ke­net­lenmeli elleri...
"Parkurun bütün zorluklarına rağmen, dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız" diyebilmeli...
Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, kü­çü­cük bir kağıda yazdığımız, kısa ama ümit var bir yazıya, yüreğe benzer bir taşa bağlayıp, birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:
"Bunu da aşacağız.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder