25 Mayıs 2009 Pazartesi

"ЕHLİYЕTSİZ" BİRİNЕ VЕRİLЕN ЕHLİYЕT

"Kendi kendine ettiğin adem,
bir yere gelse ede­mez alem"
Adni (Sultan II. Bayezid)

Bir insanın hak etmediği, liyakat kesbetmediği bir şeyi haksız olarak ona vermek, o işle alаkalı ola­rak doğacak neticelerden, olumsuzluklardan pay sa­hi­bi olmak demektir.
Bir oto sürücü kursu sahibi, liyakat sahibi ol­ma­dığı halde bir ahbabına “kıyak” tarafından bir ehliyet verir. Hem de adamın hiç kursa gelmesine, imti­ha­na girmesine gerek görmeden... Hatta torpil o derecedir ki, ehliyet, adamın gelip almasına bile gerek kal­madan posta ile evine ulaşı­rılır.
Acemi sürücü bu özel ilgiden son derce memnun olmuştur. Çünkü kendine göre bir sürü masraftan, formaliteden, zaman kaybından, çalışmaktan kurtularak emeksiz bir şekilde ehliyet sahibi olmuştur. İnsanın her yerde hatırlı dostları olması başka şey­dir hani.
Eh, az çok araba kullanmasını da bilmektir. Ve bu kadar jeste karşılık adama gidip teşekkür etmek lazımdır. Bizim yeni ehliyetli, acemi şöfö­rü­müz arkadaşına teşekkür etmek için keyifle ara­ba­sının koltuğuna kurulup yola koyulur. Fakat insanın cebinde ehliyeti olması ayrı şeydir, araba kullanmasını bilmek ayrı şey...
Her trafik kazasında olduğu gibi yolda ne ol­duy­sa “bir anda” oluverir ve adam, yol üzerinde kar­şı­dan karşıya geçmekte olan bir çocuğa çarpar. Ve ço­cukcağız oracıkta can verir. Tam ibretlik bir ha­di­sedir. Ama asıl bundan sonrası düşünenler için, akıl sahipleri için daha da ibretliktir.
Kazada ölen zavallı çocuk kimdir dersiniz? Dostuna haksız yere ehli­yet veren sürücü kursunun sahibinin oğlu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder