KIZIMI KİMЕ VЕRЕYİM
Merv şehri kаdısının bir kızı vardı.
Ülkedeki, ileri gelen zengin, makam ve mevki sаhibi kimseler bu kızı isteyince, hiç birine vermedi. Bu zаtın Mübаrek adlı, bağına bahçesine bakan bir kölesi vardı. Aradan iki ay geçmiş meyveler olgunlaşmış bolluk bereket gelmişti. Efendisi: Mübаrek'ten üzüm isteyince, toplayıp geldi. Getirdiği üzüm çok güzel olmasına rağmen henüz olmamıştı, başka üzüm istedi. O da ekşi çıktı. Efendisi;
- Bahçede o kadar üzüm var, niçin böyle üzüm getiriyorsun?" demekten kendini alamadı. Mübаrek.
- Efendim! Ekşisini tatlısını bilmiyorum! diye cevap verdi. Bağ sаhibi;
- Sübhanallah iki aydır bağdasın, daha hangisinin ekşi, hangisinin tatlı olduğunu bilmiyorsun diye çıkıştı. Mübаrek onları yemekle değil korumakla vazifeli olduğunu biliyordu. Efendisi. "Niçin onlardan yemedin?" deyince; "Siz benden bağınızdaki meyvelerin muhаfazasını istediniz. Yeyiniz demeyince alıp yemem uygun olur mu, emrinize karşı gelebilir miyim?" cevаbını verdi.
Efendisi böyle bir hаdiseyle ilk defа karşılaşmıştı. Mübаrek'in bu hаline hayran kaldı. Güvenebieceği birini bulmuştu. Gerçekten onu çok sevmişti. Kölesine dönerek.
- Sana bir şey soracağım. diye söze başladı. Sonra;
- Benim bir kızım var, malı makamı yüksek pekçok kimse onu ister. Hangisine vereceğimi ne yapacağımı bilemiyorum. Bu hususda bir fikrin olur mu? Sen ne dersin?" diye sordu. Mübаrek, bu söze karşı şöyle dedi:
- Efendim!.. Insanlar, dаmаt için; cаhiliyye devrinde soya sopa; yahudiler ve hıristiyanlar güzelliğe, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem zamаnında dindаrlığa, Allahü Teаlаdan korkup, haramlardan sakınmaya bakarlardı. Zamаnımızda ise, mala ve makama bakılıyor. Artık bunlardan dilediğini seç. Bunun üzerine efendisi:
- Ben dindarlığı ve takvаyı seçiyorum ve kızımı seninle evlendirmek istiyorum. Çünkü sende haramlardan kaçma, dinine bağlılık, iyi hal, emаnet ve güvenilirlik gördüm ve bunları sende buldum dedi.
O ise kendisinin köle olduğunu, parayla satıldığını, böyle olunca evlenmelerinin garib karşılanacağını, hem kızın buna rаzı olmayacağını bir bir anlattı. Akıl da öyle diyordu. Ancak kаdı kararlı idi.
- Kalk eve gidelim dedi. Eve varınca hanımına.
- Bu sаlih, dindаr, takvа sаhibi bir köledir. Kızımızı onunla evlendirmek istiyorum, senin fikrin ne? deyince, hanımı:
- Sen bilirsin, fakat bir de kıza soralım cevabını verdi. Anne durumu kıza açıp babasının niyetini söyleyince, kızı da bu hususta her şeyi anne ve babasına bıraktığını bildirdi. Kadın, kızın rаzı olduğunu babasına anlatınca nikahları kıyıldı. Fakat Mübаrek, kızın yanına gitmiyordu. Bu hаl kırk gün sürdü. Bir vesile ile anne durumdan haberdаr olunca dayanamadı:
- Kızımızı kölene verdin, aradan bunca zaman geçtiği halde dönüp yüzüne bile bakmadı, bu yaptığı nedir? Bu nasıl iş? diye şikаyet ve sitemde bulundu. Bunun üzerine kаdı:
- Ey Mübаrek! Kızıma nаz mı ediyorsun? Niçin yanına gitmiyorsun?" demekten kendini alamadı. Buna karşılık dаmаt:
- Ey müslümanların kаdısı! Ey efendim! Bu nasıl söz? Sizin kerimenize nаz etmek ne haddime. Lаkin kаdısınız. Ola ki kızınız şüpheli bir şey yemiştir. Şüpheden uzak olmak için bu zamаna kadar bekledim ve ona helаl yemek yedirdim. Belki Allahü teаlа bize sаlih bir evlаt verir. Bundan başka bir düşüncem yoktur dedi.
Kırk gün geçtikten sonra ehline yaklaştı. Haram ve helаle bu derece dikkat ettiği için Allahü teаlа ona Abdullah isminde sаlih bir çocuk verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder