26 Mayıs 2009 Salı

HЕRKЕS SОYUNА ÇЕKЕR

Bir padişah Hızır'ı görmek istiyordu.
Bir gün bu­nun için tellallar çağırttı: "Kim bana Hızır'ı gösterirse onu armağanlara boğacağım" dedi. Birçok oğlu uşa­ğı olan fakir bir adam, bu işe talip oldu Karısına dedi ki:
- Hanım, ben padişaha Hızır'ı bulacağımı söyleyip ondan kırk gün müsade alacağım. Bu kırk gün için padişahtan size ömrünüz boyunca yetecek yiyecek, içecek ve para alırım. Kırk günün sonunda Hızır'ı bu­lamayacağım için benim kelle gider, ama siz ra­hat olursunuz. Adamın karısı kanaatkar biriydi:
- Efendi biz na­sıl olsa alıştık böyle kıt kanaat geçinmeye. Bundan sonra da idare ederiz. Vazgeç bu tehlikeli işten, de­di. Ama adam kafaya koymuştu. Padişaha gidip Hı­zır'ı bulacağını söyledi. Bunun için kırk gün izin iste­di. Hızır'ı bulmak için koşuşturacağı kırk gün zar­fında ailesinin geçimi için sarayın ambarından yiyecek, içecek ve nakit para aldı. Bunları evi­ne teslim edip kırk gün ortalıktan kayboldu.
Kırk gü­nün bitiminde. padişahın huzuruna çıkıp her şeyi iti­raf etti:
- Benim aslında Hızır'ı falan bulacağım yoktu. Ailece sıkıntı çekiyorduk. Hızır'ı bulacağım diye sizden dünyalık almak istedim, dedi. Padişah buna çok kızdı:
- Padişahı kandırmanın cezasını hayatınla öde­yeceğini hiç düşünmedin mi?" diye bağırdı. Adam da her şeyi göze aldığını söyledi. Bunun üzerine pa­dişah yanında bulunan üç veziriyle görüş alışve­rişinde bulundu. Birinci vezire sordu:
- Padişahı kandıran bu adama ne ceza verelim? - Efendimiz, bu adamın boğazını keselim, etini par­­çalayıp çengellere asalım.
Bu sırada peyda olan, nurani, ak sakallı bir ihtiyar vezirin sözleri üzerine söyle dedi: “Küllü şey’in yerciu ila aslıhi.” Padişah ikinci vezirine sordu:
- Bu adama ne ceza verelim?
- Hükümdarım bu adamın derisini yüzüp içine saman dolduralım. Biraz önce ansızın ortaya çıkan ihtiyar yine: “Küllü şey’in yerciu ila aslıhi” dedi. Pa­dişah üçüncü vezire sordu:
- Ey vezirim sen ne dersin, beni kandıran bu a­da­ma ne ceza verelim?
- Padişahım bana göre, bu adamı affedin. Size ya­­kışan, sizden beklenen budur. Bu adam önemli bir suç isledi ama sanıldığı kadar da kötü biri değil. Çünkü çoluk çocuğunun rahatı için kendini feda ede­­bilecek kadar da iyi yürekli. Nurani ihtiyar yine söze karıştı: “Küllü şey’in yerciu ila aslıhi.” Bu defa pa­dişah o yaşlı zata yöneldi:
- Sen kimsin? İkide bir tekrarladığın o laf ne de­mektir? Ihtiyar cevap verdi:
- Senin birinci vezirinin babası kasaptı. Onun için kes­mekten, etini çengellere asmaktan bah setti. Yani aslını gösterdi. Ikinci vezirin babası yorgancı idi. Yorgan yastık, yatak yüzlerine yün, pamuk vb dol­dururdu. O da babasına çekti. Üçüncü vezirin ise babası da vezirdi. O da so­yu­na çekti, büyüklüğünü gösterdi. Benim söylediğim söz "Herkes aslına çeker" demektir.
Vezir istersen işte vezir, Hızır istersen işte Hızır, bu adamı mahcup etmemek için sana göründüm, dedi ve kayboldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder