15 Mayıs 2009 Cuma


NЕ GÖRDÜĞÜNÜZ ÖNEMLİ...

Thelma Thompson anlatıyor:
Harp sırasında kocam New Mexıco'dakı Mojave çölüne gönderilmişti.
O, çölde tatbikata katılırken ya­­nında olabilmek için ben de çölün yolunu tuttum. Kendimi cehennemin kucağına atmıştım. Ortalık ya­nıyordu. Küçük bir kulübede oturuyordum ve ya­nın­da olmak için tehlikeye atılarak geldiğim kocamı unut­muş, can derdine düşmüştüm.
Etrafımdaki Meksikalılar ve yerliler, tek kelime İngilizce bilmediğinden kimseyle konuşamıyordum.
Sıcak rüzgar, bir taraftan bedenimi kavuruyor, bir taraftan da yediğim yemeği de, ağzımı burnumu da kumla dolduruyordu. Canıma yetmişti.
Kağıda kaleme sarılıp babama bir mektup yaz­dım. Gelin beni buradan alın, dedim. Burada yaşamaktansa hapishanede yaşamayı tercih ederim.
Ba­bamı beklerken cevabı geldi. Sadece iki satır yaz­mıştı:
İki adam hapishane penceresinden dışarıya baktı. Biri çamuru gördü, di­ğeri yıldızları. Bu iki sa­tı­rı okuyunca utancımdan kıp­­kırmızı kesildim. Ben hep çamuru görmüştüm. Hal­buki yıldızlar da vardı.
Derhal yer­lilerle dost ol­dum. Kilimlerine, çanak ve çömleklerine olan hay­ranlığımı belirttim. Turistlere para ile vermeye ya­naş­madıkları kiymetli eşyalarından bana hediyeler verdiler. Kak­tüsleri, vukka ve erguvan a­ğaçlarını in­celedim. Kır köpeklerini tanı­dım. Çöl gu­rubunu sey­rettim. Çöl, yüz­lerce yıl önce deniz dibi ol­duğundan kumun için­de deniz hayvanlarının ka­buklarını ara­dım.
Ne de­ğiş­mişti de dün nef­ret etti­ğim çöle bugün bağlanmış­tım. Çöl mü de­ğişmişti?
Hayır. O yine ka­vuru­yor­du. Yerliler mi değişmişti? Ha­yır. Onlar, yine İn­gi­lizce bilmiyorlar­dı. Sadece ben değişmiştim.
Pen­­cereden kafamı uza­tmış ve yıl­dızları görmüş­tüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder