26 Mayıs 2009 Salı

DОĞRULUĞUN MАKBUL ОLАNI

Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak kırlık bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini düşündü ve bunun için bir dağ başına çekilip çobanlık yapmaya başladı.
Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık olarak yaşadığı bir yerde bu niyetini gerçekleştirmenin daha doğru ve sevaplı olacağını düşündü ve şehre yerleşip ayakkabı tamircisi oldu.
Sonra aradan yıllar geçti. Iki kardeş de sözlerini tuttular Işlerinde dürüstlükten, ibadetlerinde ihlastan (samimiyetten) ayrılmayarak, haramlardan dikkatle ka­­çınarak Allah yolunda küçümsenmeyecek mesafe aldılar. Artık herkes biliyor ve inanıyordu ki bu iki kardeş Allah'ın veli kulları arasındadır.
Durum bu aşamada iken bir gün çoban olan kar­deş, şehirdekini ziyaret etmek istedi. Bez bir torbaya birkaç litre süt koyup şehrin yolunu tuttu. Kardeşinin dükkanını bulup içeri girdi ve selam verdikten sonra elindeki içi süt dolu torbayı bir çengele astı. Iki kar­deş hasretle kucaklaştıktan sonra derinden derine soh­bete daldılar. Bu sırada dükkana bir kadın geldi. Ayakkabısının sallanan topuğuna çivi çaktırmak is­tiyordu. Kadın ayakkabısını çıkartırken, giyerken ona bakmakta olan çoban kardeşin kalbi bozuldu.
O аna kadar bir keramet işareti olarak torbada duran süt şıp şıp diye akmaya başladı. Kadın işi bi­tip ayrıldıktan sonra ayakkabıcı olan tam fırsattır di­ye çoban olana önemli bir gerçeği açıkladı:
- Ey kardeşim, gerek din, gerek dünya bakımından insanlardan uzak yaşamak kolaydır. Böyle, in­san­lardan soyutlanmış bir yaşayışta günaha girme teh­likesi yoktur. Allah yolunda daha rahat ilerlenir Fakat önemli olan insanlarla sıkı ilişkiler sür­dü­rür­ken dürüst kalabilmek, ortamın elverişli olmasına rağ­men günaha düşmemektir. Allah katında dürüst­lüğün mak­bul olanı budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder