1 Mayıs 2009 Cuma

H Е D İ Y Е
Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.
Kü­çük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı...
Bayram sabahı küçük kız, paketi getirip, Bu senin babacığım dediğinde üzüldü. Acaba ge­re­ğinden fazla mı tepki göstermişti kızına. Bir ge­ce önce yaptığından utandı.
Ne var ki paketi açın­­ca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu... Kızına ge­ne bağırdı.
- Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun kü­çük hanım? Küçük kız gözlerinde yaşlarla ba­ba­sına baktı,
- O kutu boş değil ki baba dedi... İçini öpücüklerimle doldurmuştum!...
Adam öyle fena oldu ki... Koştu, kızına sıkıca sarıldı... Beraberce ağ­la­dılar...
Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaç­sa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman ken­dini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızın sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı.
Aslında bütün anne ve babalara, böyle bir al­tın kutuyu çocukları hiçbir karşılık beklemeden, sev­gi ve öpücüklerle doldurup vermişlerdir. Hiç kimsenin hayatında bundan daha değerli bir ar­mağana sahip olması mümkün değildir.

1 yorum:

  1. Çok doğru.. Zeynocan da geçen gün durup dururken-yani o durupduruken- ben namaz kılıyordum. Selam vermeden önce geldi sulu sulu tükürüklü tükürüklü bi öptü beni. Bu olay öğlen zuhur etti :-) Sonra akşam kendimi pek mutlu hissettiğimi hissettim :-)Hayrola niye mutluyum ki? diye sordum kendi kendime :-)Sonra Zeynonun öpücük geldi aklıma meğer Zeynocan gelmiş Zelocanı öpmüş, Zelocanın derdi uçmuş gitmiş.

    YanıtlaSil