26 Mayıs 2009 Salı

PЕNCЕRЕDЕN GÖRÜNЕNLЕR

Bir hastanede ölümü bekleyen hastaların ko­ğu­şu, koğuşta bir oda, odada iki yatak, iki hasta.
Birisi pencerenin önünde, öteki duvar dibinde. Pen­cere ke­narındaki, sabahtan akşama kаdаr pencereden ba­kıp, tüm gördüklerini duvar dibinde hic­bir ­şey gör­me­­yen arkadaşına aktarır.
"Bugün deniz dün­den da­ha durgun. Rüzgar hafif olmalı. Beyaz yel­kenliler belli belirsiz ilerliyor...
Park henüz tenha. Salıncakların ikisi do­lu, ikisi boş", "Geçen haftaki sevgililer gel­diler. El eleler, bir sıraya oturdular. Hep erkek an­latıyor kız dinliyor. Şim­di erkek kızın saçlarını ok­şu­yor. Öpüşüyorlar... Ne kadar da güzeller". "Ergu­van­lar bugün çıldırmış, öyle bir çiçek açtı ki; etraf mordan geçilmiyor. Erik­ler de­sen gelinden farksız..."
"Eyvah miniklerden biri düştü. Annesi yetişti ba­­ğ­­rına başıyor çocuğu. Neyse çocuk sustu. Gülüyor şimdi".
"Ögrenciler yine kitaplarına dalmış­lar... Dur ba­ka­yım haa... simitçi geldi. Iki simit alıp be­şe paylaştırıp yiyorlar.
Şimdi de çocuklar ucurtma uçurtma­ya bаşlаdı­lаr. Uçurtma yükseliyor yükseliyor." "Yel­ken­liler he­nüz görünmedi, ama martıların keyfi ye­rinde. Ba­lon­cu da erkenci. Mavi, mor, yeşil, kırmızı, turuncu ko­ca­man balonları var..."
Her gün böyle sü­rüp giderken, her gördüğünü an­­latırken ansızın, mut­hiş bir kriz geçirir pencere ya­nın­daki.! Duvar dibindeki düğmeye bassa, doktor ça­gırabilir. Ve belki de yanındaki arkadaşını kurta­ra­bi­lir. Ama... ama... arkadaşı ölürse, pencerenin ya­­nı bo­şalacaktır.
Ve duvar dibindeki düğmeye basmaz, doktor ça­ğırmaz. Arkadaşı ölür. Ertesi sabah duvar dibin­de­kinin yatağını pencerenin yanına taşırlar. Bek­le­diği an gelmiştir. Yattığı yerden pencereden dışarı ba­kar. Pencerenin dibinde kapkara duvardan başka hiçbir şey yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder