8 Mayıs 2009 Cuma

NЕRЕDЕN ТАNIDIM

Onunla tanıştığımızda daha 14 yaşındaydım, o ise benden oldukça yaşlıydı. Hayatına giren ilk kişi değildim, son kişi de olmayacaktım kuşkuşuz.
Her­kes bu beraberlik için yaşımın çok küçük olduğunu düşünüyordu.
Aslında hiçbir zaman yaşınızın uy­gunluğu söz konusu olmaz böyle bir ilişkide...
İlk önceleri sadece yakın arkadaşlarımla pay­laş­tım küçük sırrımı.
Sadece gönül eğlendiriyordum onun­la.
Aileme anlatamazdım. Sanırım kiyametin kop­ması diye adlandırılan durum çı­kardı karşıma. Gizledim, gizledim.
Başlangıçta çok seyrek buluşuyorduk. Daha son­ra buluşmalarımızın sayısı arttı. Gönül eğlen­dirmek demiştim ya, palavra.
Çok zaman geçmesine gerek kalmadı hayatımda kapladığı yeri anlamam için. Evet onu seviyordum. Ama yine de aklımda hep ay­nı düşünce vardı: "Onun tutsağı değilim ve istediğim zaman terk edebilirim".
Buyrun size ikinci palavra;
Ne hayatımın her safhasına girmesi yetti onu terk etmeme, ne de an­nemin bizi yakalaması. Aslında bizi yakaladı de­mem yanlış. İzlerimi buldu, ardında bıraktıklarını gördü. Kızmadı, bağırmadı, sadece kısa bir nasihat çekti. Çünkü buluşmamızı yasaklamasının hiçbir şey ifade etmeyeceğini biliyordu.
Zaman geçtikçe birbirimize bağlandık. Ben ona bağlandım, şimdi geriye bakıyorum da 6 uzun yıl geçti, veren taraf hep ben oldum. O bana sahte mutluluklar verdi sadece, bense her şeyimi. Her­hal­de hayatta canımı vereceğim tek şey o oldu. Onun için kavga ettim, onun yüzünden hastalandım, ama hiç bir zaman ayırmadım yanımdan, ayıramadım...
Biliyordum nelere yol açtığını, görüyordum. Ön­ce onu sevmeyi öğrendim, sonra nefret etmeyi. Be­raber olmayı istemediğim anlarda bile yanımda ol­du­ğunu gördüm. İrademi yerle bir ettiğine, beni ken­dim­le karşı karşıya getirdiğine şahit oldum. Baş­kalarını kırdım onun yüzünden ve ben daha da fazla kırıldım. İnsanlarla arama girdı. Hatta ben bile tiksindim bazen, ondan. Bedenime ve ruhuma sinen ko­­kusundan.
Dudaklarımın her dokunuşunda, ben onun ruhundan çalıyorum, o benim bedenimden. O her seferinde yeniliyordu kendini, bense gittikçe kötüleşiyordum. Ama bir türlü terk edemedim.
Aslında birkaç kez denedim ayrılmayı. Hep­sin­de de dönüşüm bir öncekinden güçlü oldu. Yok­lu­ğun­­da kıvrandım hasretinden, alışmaya çalıştım ama­ asla atamadım aklımdan. Uzun ve stresli gece­ler hep ev sahibim oldu. Tırnaklarımı yedim, yet­me­di ku­ruyemişe başladım. Ayrılık kilo aldırdı...
Ve ben hep geri döndüm. Hatta şu an bile yanımda. Ama yine de yemin ediyorum burada, hepinizin önünde:
"BİR GÜN BIRAKACAĞIM, ŞU LANET OLASICA SİGARAYI"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder