3 Mayıs 2009 Pazar


HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...

Arada bir, çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde, kendinize 10 dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün...
Bunları düşündüğünüzde dünyadaki yerinizi, dünyayı terk ettiğinizde oluşacak boşluğu, sevdikleriniz ve sizi sevenler için öneminizi anlayacaksınız...
Özellikle insanların sizin için neler söyleyeceklerini, onlar için ne ifade ettiğinizi hissetmeye çalışın...
Tekrar sarılma, bir kez daha öpme ihtimalinizin bittiğini hissedin...
Dünyadaki küslüklerin, ayrılıkların, kavgaların yanında bu acının ve geri dönülmezliğin korkunç çaresizliğini yaşayın...
Bırakın canınız yansın, Kendinizi... Orada, o musalla taşında düşünün seyredin şu an çevrenizde olanların yüz ifadelerini...
Akıllarından ve yüreklerinden geçen cümleleri hayal edin...
Eşinizi, oğlunuzu, annenizi, babanzı, kardeşlerinizi ve tüm çevrenizi oturtun tek tek kendi cenaze töreninizdeki yerlerine...
Birer birer yerleştirin tabutunuzun çevresine hepsini...
Hiç bu kadar canınız yanmıştır...
"baba" diye ağlayan biricik oğlunuz... Eşiniz, kucağında ağlayan emanetinizle ayakta durmaya çalışıyor per perişan... Koca çınar babanız, duruşuyla belli belirsiz dualar okuyor, Anneniz, ciğerinden canlı bir parça koparılmış gibi hem içine hem dışına akıtıyor gözyaşlarını...
Kardeşleriniz, akrabalarınız "çok erken gitti, doyamadı oğluna..." diyor acıyan ses tonlarıyla... Ve dostlarınız... Onlar da şaşkın... Bazısı "daha dün birlikteydik, nasıl olur..." diyor...
Farkındalık önemli bir kavramdır psikolojide... Bu olayda tek farkındalık da yok üstelik...
Sırada çevrenizdekilerin ölümünüzün akabinde neler söyleyecekleri vardır... Usulen ve nezaketen söylenenlerin dışında...
Onlarda bıraktığınız izleri, yaşananları ve yaşanamayanları elden geçirerek siz konuşacaksınız hayalinizde... İçlerini okuyacaksınız, senaryo size ait olarak... Yaşarken neler yazmıştınız, ölümünüzle neler okuyacaksınız...
Oğlunuzun söyleyecek çok şeyi yoktur... Özleyecektir, yokluğunuzu hissedecektir... Ağlayacaktır aklına geldikçe... Belki ölümün ne anlama geldiğini hissedecek yaşa gelince sıradan bir üzüntünün ötesine geçmeyecektir duyguları... Hayal bu ya, 18-20 yaşına getir oğlunu... Hayal - meyal hatırlıyordur seni... Keşke şimdi yaşıyor olsaydın da erkek erkeğe sohbet etseydik seninle... Bak mezuniyet törenimde de babasızım... Askere giderken kimin elini öpeceğim senin yerine... Diyecek canı yanarak bir köşede...
Sevgili eşiniz... Muhteşem hatununuz... Nasıl dayanır sensizliğe?... O ki, senin için her şeyini feda edip koşmuştu... Hayatının tek adamı şimdi toprak olacak... Bir daha "Seni seviyorum" diyemeyecektir... Bir daha hevesle açamayacaktı çalan kapıyı... Ve her gelen gece sensizliği haykıracaktı... Her sabah da sensiz başlayacaktı koca gün... Tek cümlesi takılacak o an içinize; "Oyunbozanlık yaptın be böceğim, hani beraber ölecektik?...
"Babanız-anneniz, bugüne kadar evlat olarak onları mutlu edecek hiçbir şey yapamamanın acısıyla kahrolduğunuz güzel insanlar... Helaldi şüphesiz hakları... Bilerek hiç kırmamıştınız onları... Üzerine titredikleri evlatları onlardan önce göçmüştü işte önlerinde ve dualarına muhtaçtınız... Kaç anne ve babanın çekebileceği bir acıdır evladının cenazesinde bulunmak... Herhalde insanın uzun yaşadığına üzüldüğü nadir anlardan olsa gerek...
Diğerlerine geçmeyin...

Kurduğun bu hayalle, Sahip olduklarının farkına varmalısın ve hala nefes alıyor olduğun için şükretmelisin... Gözlerini açtığın anda o kötü ve acı sahne bitti... Peki ya hayal değil de, gerçek olsaydı...
Bu yazıyı sadece okuyarak bırakmayın...

ARADA BİR, BURADAN ALDIKLARINIZI TARTIN, DÜŞÜNÜN VE HAYATINIZI GÖZDEN GEÇİRİN...

Ölümün kime ve ne zaman geleceğini Yüce Allah'tan başka bilen yok... İşte bu yüzden hazır yaşıyorken ve nefes alıyorken yapabileceklerinizi yapın, ertelemeyin... Bilerek - bilmeyerek kırdığınız kalpleri tamir edin... Sizi sevenlere ve sevdiklerinize daha fazla zaman ayırın... Ve en önemlisi;

VERDİĞİ-VERMEDİĞİ, ALDIĞI-ALMADIĞI HERŞEY İÇİN, TEKRAR TEKRAR ŞÜKREDİN YÜCELER YÜCESİ YARADAN'A...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder