26 Mayıs 2009 Salı

SОRUMLULUKTАN KURTULMАK

Büyük Osmanlı hükümdarı Kanuni Sultan Sü­leyman'a "Kanuni" lakabının hak ve adalet konusundaki titizliği dolayısıyla verildiği malumdur.
Bu büyük hükümdarın ölümüne bağlı olarak ye­rine getirilmesini istediği bir vasiyeti vardı. Bu va­si­yet, içinde ne olduğunu kendisinden başka kimse­nin bilmediği 25 cm büyüklüğünde küçük bir san­dığın, ölümü halinde mezarda yanına konmasıydı Ha­yatı seferlerde geçen, seferdeyken ölen Ka­nu­ni, Is­­tanbul'a getirilince derhal defin işlemlerine başlan­dı ve bu vasiyet de hatırlandı. Sandık meydana çı­ka­rıldı ve hazır tutuldu.
Büyük hükümdarın cenaze tö­reninde şüphesiz sadrazamından Şeyhülislamına, bü­tün devletliler mev­cuttu. Dönemin en büyük din bilgini ve şeyhülislamı Ebussuud Efendi'ye Kanu­ni'­nin anıldığı şekilde bir vasiyeti bulunduğu, fikrini al­mak bakımından söylendi. Ebussuud Efendi "Zinhar böyle bir vasiyeti yerine getirmeyesiz, dini mübine (İslаma) uymaz' dedi Ebussuud Efendi bir şey söy­lüyorsa, orada durmak gerekirdi. Konunun en büyük otoritesiydi. Ni­ha­yet üzerinde diğer görüşler de alın­dıktan sonra va­siyetin yerine getirilmemesi ka­rar­laştırıldı.
Küçük sandık mezara konulmadı ama için­de ne vardı, dünyanın en büyük hükümdarının me­zarına kon­masını istediği şey neydi? Herkesi bunun mera­kı sarmıştı. Bu vasiyet yerine getirilmediğine gö­re sandık açılmalıydı.
Nitekim öyle yapıldı. Kutu ehil bir el tarafından açıldı Bir de ne görülsün, içi, Kanuni'nin yapacağı işlerin, vereceği kararların dine uygun olup olmadığı hakkında şeyhülislama sordu­ğu sorulara aldığı ce­vap­lar demek olan "fetva"larla dolu idi. Kanuni, Alla­h'ın huzuruna yüzü ak çıkmak, оnun rızasına aykırı bir iş yapmadığını belgelemek istiyordu. Devrin en büyük bilgini Ebussuud Efendi bu olay karşısında, "Hey büyük sultan, sen Allah ka­tında kendini temize çıkardın, mes'uliyeti bize yıktın, biz nasıl bunun al­tın­dan kalkacağız bakalım?" de­mekten kendini alamamıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder