17 Mayıs 2009 Pazar

GÜLÜNÜZÜ YОLUN BАŞINDА İKЕN SЕÇİN
Vaktiyle, görkemli malikanede yaşayan, yaş­lı, çok zengin bir adam varmış.
Malikane, gözalıcı gü­zellikte güllerin yetiştiği bir bahçenin içinde yer alı­yormuş. Bu yaşlı zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yaşlı, tatlı dilli bir kadın gelir ve yep­­yeni, birbirinden güzel, pahalı el işi ürünlerini önce adama, sonra çalışanlarına sunarmış...
Bir gün yine malikaneye gelmiş kadın. Bekleme salonuna almışlar onu. Yaşlı, zen­gin ev sahibi biraz gecikince sıkılmış kadın ve duvarlarda asılı fotoğrafları incelemeye koyulmuş. Adam gelince,
- Beyim, gençlik foto­ğraf­la­rı­nı­­­­za bakarken düşündüm de, çok ama çok yakışıklıy­mışsınız. Mal mülk para desen, malum. Eee, pek de iyi de bir adamsın tanıdığım kadarıyla, o zaman niye hiç ev­lenip aile kurmadın be beyim?" dеmiş.Adam gülümsemiş ve;
- Madem garibine gitti, an­­latayım. Ama önce gül bahçesine çık ve ba­h­­­çemin en güzel ama en güzel gülünü ge­tir," de­miş. Ama kapıya giderken seç, eve geri dönerken de­ğil!.. Kadın şaşırarak peki demiş ve çıkmış bah­çe­ye...
O büyüleyici güllerin arasında ilerlerken bir tür­lü karar veremiyormuş. Şu güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardır diye... Fakat bir bakmış ki bahçe kapısına gelmiş ve duvar dibinde göl­gede kalmış birkaç çelimsiz gülden başka gül yok?!
Ne yapsın, dönerken seçemeyeceği için ve o gül­ler de güzel olmadığı için eli boş dönmüş. Adam
- Hani en güzel gül? diye sorunca, anlatmış durumu... Yaşlı zengin demiş ki:
- Anladın mı şimdi benim tüm hayatım boyunca niye evlenemediğimi? Do­yu­m­suz olmasaydın, daha güzeli, daha iyisi, bu­nun rengi, bunun dikeni diye ve sarılsaydın dört el­le sevdiğini, beğendiğini hissettiğin o güzelim gül­lerden birine, ellerin bomboş olmazdı benim gibi yo­lun sonuna geldiğinde...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder